Kozmetik bileşen araştırma ve geliştirme alanındaki üç ana trend

Son yıllarda "hassas cilt" ve "cilt bariyeri onarımı" kozmetik alanında popüler kavramlar haline geldi ve onarıcı ürünlere olan pazar talebi artıyor. Onarıcı etkiye sahip bileşenler arasında seramid, tetrahidropirimidin, beta-glukan, bifidobakteriyel maya fermantasyon ürünü lizatı, hyaluronik asit, kolajen ve benzerleri yer almaktadır. Bunlar arasında seramid, birçok onarıcı ürünün ana bileşenidir.

Seramid, yağ asitleri ve sfingozinden oluşan bir lipittir; ciltte doğal olarak bulunur ve cilt bariyerinin çok önemli bir bileşenidir, içeriği %40 ila %50'ye kadar ulaşır. Kozmetik araştırma ve geliştirme sürecinde birçok seramid türevi geliştirilmiştir. Örneğin, fermantasyon teknolojisi ve seramidin kimyasal yapısının modifikasyonu yoluyla fitosfingozin elde edilebilir (bu bileşen akneyi iyileştirici etkiye sahiptir); fitosfingozine salisilik asit grupları eklenerek salisil fitosfingozin alkol elde edilebilir (bu bileşen daha iyi anti-foto yaşlanma etkisine sahiptir). Ayrıca, onarıcı etkiyi büyük ölçüde artırmak için seramid ile de birleştirilebilir. Şu anda, yukarıda belirtilen bileşenler birçok tanınmış cilt bakım markasının cilt bariyeri onarıcı ürünlerinde kullanılmaktadır.

"Sabah C, gece A" çılgınlığıyla birlikte, A vitamini içeren alkoller gelişmeye devam ediyor.

"Yaşlanma karşıtı" etki, cilt bakımının bir diğer memnuniyet verici faydasıdır. Euromonitor verilerine göre, yaşlanma karşıtı ürünlerin pazar büyüklüğü 2020 yılında 104,6 milyar yuan'a ulaşacak ve cilt bakım ürünleri pazar payının %28,8'ini oluşturacaktır.

Yaşlanma karşıtı ürün pazarında, "sabah C, gece A" cilt bakım konsepti giderek daha popüler hale geliyor. Mikro Hotspot Araştırma Enstitüsü'nün istatistiklerine göre, C vitamini ve A vitamini alkolü, tüketicilerin en çok önem verdiği iki yaşlanma karşıtı bileşen haline geldi. Buna ek olarak, E vitamini, hyaluronik asit, polifenoller ve peptitler gibi bileşenler de daha fazla ilgi görüyor.

Yaşlanma karşıtı bileşenlerin araştırma ve inovasyonu esas olarak etkinliklerini, stabilitelerini ve tahriş edici özelliklerini iyileştirmeye yöneliktir. Retinolü örnek olarak alırsak, üçüncü nesil bir retinoid türevi olan hidroksipinakol retinoat (HPR) geliştirilmiştir. Bu bileşen, retinoik asit reseptörüne doğrudan bağlanarak rol oynayabilir ve stabilitesi retinoik asidin yaklaşık 10 katıdır; bu da retinoik asit bileşenlerinin uygulama zorluklarının üstesinden etkili bir şekilde gelir. Bununla birlikte, HPR'nin ürün tarafındaki uygulama örnekleri azdır.

Biyoteknoloji yardımıyla kozmetik hammaddelerinin geliştirilmesi

Sektör uzmanlarına göre, biyomühendislik ve genetik mühendisliği gibi modern biyoteknolojinin gelişmesine dayanarak, kozmetik ürünlerinin bilimsel ve teknolojik içeriği sürekli olarak geliştirilmektedir.

Biyopeptitler, en popüler kırışıklık karşıtı bileşenlerden biridir. Polipeptitler, yüksek güvenlik ve güçlü aktiviteye sahip olup insan derisinde doğal olarak bulunur. Aslında, peptitlerin faydaları kırışıklık karşıtı etkiden çok daha öteye uzanır. Uzmanlar, polipeptidin amino asit dizisini değiştirerek, diğer grupları (örneğin palmitoil, asetil vb.) ekleyerek veya belirli grupları modifiye ederek, farklı yapılara sahip ve farklı roller oynayabilecek polipeptit türevleri oluşturulabileceğini belirtmektedir.

Serbest radikal teorisine göre, biyolojik yaşlanma, insan doku hücrelerinde serbest radikallerin birikmesinin sonucudur. Mitokondriler, hücreler için ATP enerjisi sağlayan başlıca yerlerdir ve hücrelerdeki reaktif oksijen türlerinin ve serbest radikallerin %90'ından fazlası mitokondriler tarafından üretilir. Mitokondriye yönelik çalışmalar, reaktif oksijen türlerinin ve serbest radikallerin üretimini endojen olarak engellemeyi amaçlamaktadır. Çalışmalar, nikotinamid ve koenzim Q10 gibi aktif maddelerin, reaktif oksijen türlerinin üretimini azaltarak veya mitofajiyi önleyerek hücre sağlığını etkili bir şekilde koruyabileceğini göstermiştir. Ayrıca, formüle C vitamini ve E vitamini gibi antioksidan bileşenler ekleyerek serbest radikalleri nötralize etmek de güncel ürün geliştirmenin ana fikridir.

Ayrıca, "karbon salınımını zirveye ulaştırma ve karbon nötrlüğü" stratejik uygulamasının derinlemesine hayata geçirilmesi ve "plastik yasağı ve plastik azaltımı" gibi ilgili politikaların teşvik edilmesiyle, sürdürülebilir kalkınma kavramı insanların kalplerine iyice yerleşmiştir.